25 Şubat 2016 Perşembe


FAŞİZM

Kurucusu İtalyan diktatör Benito Mussolini'dir. İdeolojiyi faşizm kötüye dönüştürmüştür. Antonic Detult de Tracy ilk defa düşünce bilimi olark ideolojiyi kullanmıştır. Liberalizm ve demokrasiye temelden karşı, hiyerarşik ve otoriteryen bir yapıya sahip aşırı sağ milliyetçi bir ideoliji ve harekettir. Latince fascic: deste sözcüğünden gelir. Eski Roma magistralarının önünde taşınan "baltalı sopa destesi" her sopa şefe sadakatle bağlılığı temsil eder. Faşizm'de kaba güç ve otorite vardır. Devlet siyasal otorite olarak tek partiye dayanır. Yalnız devlet özgürdür. Yalnız devlet ahlaklıdır. Seçkin kabul edilen örgütün toplumun diğer katmanlarında kurduğu mutlak taahküm vardır.

Faşizm tek adam kültüne dayanır. Bu tek adam Duçe, Führer, Cadilla isimlerde adlandırılmıştır. Lider asla yanılmaz. Faşizm, liderin cismani ve manevi varoluşun etrafında sıkılmış bir yumruk gibidir. Faşizm'in üyelerinden, halkından istediği şey mutlak bir boyun eğişti. Bütün faşistler üniformaya tapardı.   

MARKSİZM

Devletin toprak ve sermaye üzerinde mutlak egemenliği vardır. Bunu insanlarına eşit miktarda dağıtır. Kapitalizmin başlıca doktriner karşıtı Marksiz-Sosyalizm'dir. Kapitalizme en sert tepki Karl Max tarafından getirilmiştir. 1848'de Marx ve Engels tarafından "Kominist Manifesto" yayınlanır. 1867'de Marx tarafından "Das Kapital" yayınlanır. I. cildi 1867'de, II. cildi 1885'te, III. cildi ise ölümünden sonra 1894'de yayınlanmıştır. Kominist Manifesto ve Das Kapital'da işçilerin haksızlığa uğraması komünizmin doğal bir sorunu olarak değerlendirilir.

Marx, demokrasi dediğiniz şey kapitalistlere ve burjuvaya hizmet eder. Asla çalışanların lehine işlemez. Dini çalışanları pasifleştirmekten başka bir işe yaramayan bir olgu olarak ifade eder. Yine işçi sınıfını "Proleter" olarak adlandırır. Proleter kitle demokratik ve liberal yönetimlerde ezilir ve fakirleşir. Kapitalist ekonomik sistemle yürütülen devletlerde bir patlak verecek ve isyan çıkacaktır şeklinde bir öngörüde bulunur. Bu devletler isyan hareketleriyle yıkılarak proleter sınıf sosyalizmi iktidara taşıyacaktır. Gününmüzde 5 sosyalist ülke vardır. Çin, Kuzey Kore, Küba, Vietnam ve Laos'tur.

SANAYİ DEVRİMİ NEDEN İNGİLTERE'DE ORTAYA ÇIKTI?

  • İngiltere donanma gücünün büyüklüğü sayesinde sömürgecilik yarışında Fransa, İspanya ve Hollanda gibi ülkeleri geri planda bırakmış, sömürgeleri sayesinde hem hammadde hem de pazar sorununu çözmüştür.
  • Feodal toplumdan ticari topluma başarılı bir geçiş yapmıştır.
  • Yüzyıl süren keşiflerin yeni esir ticaretinin korsanlık faaliyetlerinin ticari faaliyetler ve savaşları İngiltere'yi dünyanın en zengin devleti haline getirmesi.
  • İcatları tespit eden ve koruyan milli bir patent sisteminin mevcut olması.
  • Finansal başarıya saygı vardı.
  • 18. yüzyılın 2. yarısından itibaren kapitalizm sempatik yaklaşan İngiliz parlamentosundan geçen tarımsal toprağın "çiftlenmesi" ile ilgili yasaların çıkması.
ÇİFTLEME: 12. yüzyıldan itibaren o zamana kadar boş veya ortak denetime sahip toprağın bireysel kullanım ve yararlanma sürecine geçmesidir.  
  • İngiliz insanının kıta Avrupa'sının nazaran duyarlı olması ve finansal başarıya önem vermesi.
  • İngiltere'de o dönemde "konformist" olmayanların kiliseye girmesi yasaktı. Konformistler merkezi yönetime katılamaz, icat edilen makinaların büyük çoğunluğu konformistler tarafından üretilmiştir. 

AUSCHWİTZ: CEHENNEME YOLCULUK

Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma ve imha kampı. Dikkat ettiyseniz "imha kampı" tabiri kullanılıyor. Burası bir imha kampı. Burası bir eşya, atık madde vs. imha kampı değil. Burası bir "İNSAN İMHA KAMPI". İzlerken kanınızı dondurabilecek bir belgesel. İyi seyirler.



24 Şubat 2016 Çarşamba


SULTAN ABDÜLAZİZ'İN AVRUPA SEYAHATİ

Sultan Abdülaziz'in yaptığı ilklerden birisi de kendi dönemine kadar hiçbir Osmanlı padişahının yapmadığı bir ülke dışı geziye çıkmış olmasıdır. Sultan Abdülaziz'in meşhur Avrupa seyahati adı verilen bu gezisi 21 Haziran 1867 tarihinde başladı ve 7 Ağustos 1867 tarihinde sona erdi. Tam 40 gün süren bir gezi yapmıştır. Sultan Abdülaziz'e ilk davet Fransa İmparatoru III. Napolyon'dan, uluslararası Paris Sanayi sergisinin açılış münasebetiyle gelmiştir. Daha sonra ise İngiltere Kraliçesi'nin daveti takip etmiştir. Sultan Abdülaziz mahiyetiyle birlikte 21 Haziran Cuma günü cuma namazını Ortaköy Camisi'nde kıldıktan sonra saray önünde bekleyen Sultaniye vapuruyla yola çıkmıştır. Sultan ertesi gün Çanakkale Boğazın'ndan geçerken halkı selamladı ve boğazın her iki yakasından top atışları yapıldı. Boğazdan çıkınca yine Fransız donanması Sultan'ı karşıladı ve top atışlarıyla Sultan'ı selamladı. Sultan, 25 Haziran günü Sicilya'da ki Mesina limanına ulaştı. 30 Haziran'da Sultan Lyon garına ulaştı. Tren garında Napolyon tarafından tarafından Sultan Abdülaziz karşılandı. Sultan Abdülaziz'in Paris'teki ikameti 10 gün sürdü. Paris'te bu 10 günlük süre zarfında Rus Çar'ı II. Alexsandr'la görüşmesi dahil olmak üzere bazı temaslarda bulunmuş ve uluslararası serginin açılışına katılmış, Paris'in kayda değer yerlerini gezmiştir.


Sultan Abdülaziz İngiltere ziyareti sırasında, 1867

III. Napolyon tarafından 10 Temmuz'da uğurlanan Sultan Abdülaziz'in ikinci durağı İngiltere olmuştur. Boulagne'den gemiye binerek Dover limanından karaya çıkan Sultan Abdülaziz Prens Edward tarafından karşılanmıştır. Buradan da demiryolu ile Londra'ya ulaşan Sultan Abdülaziz Kraliçe Victoria ile görüştü. Londra'da 11 gün ikamet eden Sultan Abdülaziz bazı davetlere ve Avam Kamarası'nda milletvekillerinin müzakerelerine katıldı. Burada Sultan İngiliz donanmasının tatbikatını izlemiştir. Yine Londra'da bazı tersaneleri gezmiştir. Sultan Abdülaziz 23 Temmuz'da Londra'dan ayrıldı. Fransa'nın Calais limanına gelerek buradan trenle Belçika ve Prusya üzerinden Viyana'ya hareket etti. Sultan Abdülaziz Belçika'da Leopold tarafından karşılandı. Sonra tekrar yoluna devam etti. Sultan Abdülaziz Prusya'da Wilhem tarafından karşılanıp burada bir gece kaldıktan sonra 28 Temmuz'da Viyana'ya ulaştı. Burada Josef ile görüşen Sultan Abdülaziz Viyana'da 3 gün misafir oldu. Abdülaziz bu üç gün içerisinde bir takım incelemelerde bulundu. Daha sonra Tuna üzerinde 31 Temmuz'da Peşte'ye geldi. Sultan Abdülaziz Peşte'den sonra Vidin, Rusçuk, Varna'yı dolaştıktan sonra 7 Ağustos Çarşamba günü İstanbul'a geri döndü.

Sultan Abdülaziz'in bu Avrupa seyahati neticesinde Osmanlı Devleti'nin Avrupalı devletlerden ne kadar geride olduğunu Sultan Abdülaziz kendi gözüyle görmüştür. Sultan Abdülaziz'in bu gezisi Avrupa ile iyi ilişkiler kurulması açısından önemlidir. Ayrıca Ali Paşa'nın gayretiyle Girit özel bir yönetime kavuşturulmuştur. Ayrıca Girit Nizamnamesi 1867'de neşredildi.

Genel olarak Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati görünüş olarak muhteşem ve parlak bir seyahattir. Ani gelişmeler ve dengeler sebebiyle siyasi sonuçlar açısından istenilen hedeflere ulaşılamadığı da bir gerçektir.     

22 Şubat 2016 Pazartesi


RUSYA'NIN KADERİNİ DEĞİŞTİREN ADAM: I. PETRO



I. Petro


Bahsedeceğimiz I. Perto kimi tarihçilerin bazı davranışları sebebiyle "Deli Perto" ya da Rusya'yı Avrupa'nın ve dünyanın kaderinde söz sahibi yapması nedeniyle "Büyük Petro" diye adlandırılan kişidir. I. Petro sayesinde Rusya Avrupa siyasetinde kendini göstermeye, söz sahibi olmaya başlamıştır. Ama I. Petro'nun hikayesi biraz ilginçtir. Rusya'yı güçlü bir devlet yaparken pek çok ilginç olaylara imza atmıştır. Şimdi Petro Rusya'yı güçlü bir devlet nasıl yapmış bakalım. I. Perto 270 kişilik bir toplulukla kendisini Topçu Petr Mihaylov adıyla gizliyerek Avrupa'ya gitmiştir. Bu yolculuğunun asıl amacı Osmanlı İmparatorluğu aleyhinde bir kampanya başlatmaktı, ancak bunun mümkün olmadığını görüldü. Rus Çarı artık merak ettiği Avrupa'yı gezmeye başladı. Almanya'yı, Hollanda'yı gezdi. Hollanda'da  bir tersanede  bir kaç ay çalıştı. Bir işçi gibi topçuluk, marangozculuk, gemi inşası eğitimi aldı.


Avrupa seyahati sırasında I. Petro, Hollanda'da

I. Petro öncesi Rusya'nın düzenli bir ordusu yoktu. I. Petro modernleşmedeki en büyük payı askeri reformlara ayırdı. Ateşli silahların kullanılması yaygınlaştırıldı. İlk milli ordu onun zamanında kuruldu. İlk Rus donanmasını kurdu. Kara ordusunda ve donanmada ağır silahları kullanacak insanların eğitimi için akademiler kurdu. Ekonomiyi düzeltmek için geniş çaplı reformları yaptı. Sanayinin gelişmesine ve millileşmesine çalıştı. I. Petro tahta çıktığında Rusya'da 21 olan mal çeşidi I. Petro öldüğünde 200'e çıkmıştır. İlk Rus gazetesini yayınlattı.


I. Petro'nun St. Petersburg'taki heykeli


St. Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi'nin kurdu. Eğitimi laikleştirdi. Avrupa'ya çok sayıda öğrenci gönderdi. St. Petersburg şehrini kurdu. Bütün bunları yapak Rusya'yı kapalı bir yapıdan kurtarıp, Avrupa'nın büyük güçleri arasına soktu.

Keşke bizde de "Deli Petro" gibi "deli" insanlar çıksa. :) Bütün bu okuduklarınızdan sonra sevgili okuyucular siz ne dersiniz; "Deli Petro" mu yoksa "Büyük Petro" mu? :)