18 Şubat 2016 Perşembe

III. SELİM DEVRİ


  • 1787-1792 OSMANLI-RUS ve AVUSTURYA SAVAŞLARI

1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile ilk defa, bir İslam toprağı olan Kırım Rusların eline geçmişti. Rus İmparatoriçesi II. Katerina bir "Rus'tan daha fazla Rus olan Ruslaşmış bir Alman kadınıydı." Onun en büyük arzusu, Osmanlı Devleti'ndeki Hristiyanları kurtarmak ve İstanbul'u ele geçirmekti. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile bağımsız olan Kırım'a asker çıkaran Rusya 1777'de Şahin Giray'ı Han seçtirdi. Buna karşı çıkan Osmanlı Devleti de İstanbul'da bulunan Selim Giray'ı Kırım Hanı tayin ederek başkent Bahçesaray'a gönderdi. Selim Giray mücadeleyi kaybederek İstanbul'a döndü. Osmanlı Devleti 1779'da Aynalıkavak Antlaşması ile Şahin Giray'ın Hanlığını tanıdı. 1783'te Ruslar Kırım'ı işgal ederek Rusya'ya ilhak etti. Böylece Rusya Karadeniz'in kuzeyine tamamen yerleşti. II. Katerina Karadeniz kıyılarına kaleler, tersaneler, donanma inşa etmeye başladı. Bu hazırlıklar "Grek Projesi" nin ilk adımıydı.


II. Katerina

"Grek Projesi" Avusturya imparatoru II. Josef ile Rusya İmparatoriçesi II. Katerina'nın 1781'deki ittifak ile planlanmıştı. Bu plan 1782'de Osmanlı'ya karşı bir ittifak antlaşmasıyla pekişti. Buna göre; Dinyester ve Tuna nehirleri arasında "Daçya Devleti" kurulacaktı. Rusya dinyestere kadar olan Karadeniz kıyıların, Avusturya ise geri kalan yerleri (Bosna, Hersek, Sırbistan, Eflak'ın küçük bir kısmı) alacaktı. İstanbul ele geçirilecek ve Rusya ile ittifak içinde olacak bir "Grek Projesi" kurulacaktı. Kurulacak bu Bizans Devleti'nin başına II. Katerina'ın torunu Kostantin (XIII. Kostantin olarak) geçirilecekti. Osmanlı'nın diğer toprakları ise Fransa, İngiltere ve İspanya'ya bırakılacaktı. (Bu sırada bu üç devlet Amerika Bağımsızlık Savaşı ile ilgilenmekteydi.)


II. Josef

Ocak 1787'de savaş başladı. 1787'de Güney Rusya'da uzun bir seyehata çıkan II. Katerina'ya Avusturya İmparatoru II. Josef de eşlik etti. Şehirleri gezerken "Bizans yolu" yazılı zafer taklarının altından geçen liderler Kırım'ın başkenti Bahçesaray'a ve Sivastopol'a geldiler. Bu meydan okuma Osmanlı'nın sabrını taşırdı. 26 Temmuz 1787'de Rus elçisi tutuklandıktan sonra Rusya'ya savaş ilan edildi. Bu kararda İngiltere ve Fransa'nın teşviklerinin de rolü olmuştur. Osmanlı Devleti bu iki devletin desteğini de almış oldu. Avusturya'da 1788 şubatında Osmanlı Devleti'ne savaş açtı. Savaş 1788 yazına kadar  Osmanlı adına iyi gitmişse de bundan sonra durum Osmanlı aleyhine döndü. Boğdan'a yerleşen Rus kuvvetleri Tuna'yı geçip Kalas'a girdi. Kalas'ı zapteden Rus kuvvetleri 4 bin  Türk askerinin bir kısmını şehit, kalanını da esir etti.


III. SELİM VE SAVAŞA DEVAM KARARI

III. Selim'e göre; "Kırım Ruslarda kaldığı müddetçe İstanbul emniyette sayılmaz" idi. Bu yüzden harbe devam edilmeliydi. III. Selim, Deryalar Kaptanı Gazi Hasan Paşa'yı seraskerlik payesi Özi kalesini almakla görevlendirdi. Ordu ve donanmaya asker sağlamak için 16-60 yaş arasındaki kişilerden asker alınmasını emretti. Bir ara, bizzat ordunun başına geçmek istedi ise de vezirlerin iknası ile bundan vazgeçti. Harp giderlerini karşılamak için ziynet eşyalarını toplatarak para döktürdü. Felemenk (Hollanda), İspanya ve Fas'tan borç almak istedi. (Osmanlı Devleti'nde ilk dış borç girişimi) Borç alınmaması üzerine müsadereye bile başvuruldu. Bu tedbirlerin işe yaramaması üzerine III. Selim, Rusya ve Avusturya'yı yenemeyeceğini anladı. 


FOKŞAN FELAKETİ

Bu olay 31 Temmuz 1789 tarihinde gerçekleşti. Amaca Özi Kalesi'ni ele geçirmekti. Yaş taraflarında toplanan Rus kuvvetlerini dağıtmak için Kemankeş Mustafa Paşa görevlendirildi. Eflak'tan katılanlarla 25 bin kişilik ordusuyla Kemankeş Mustafa Paşa Fokşan üzerine yürüdü. Rus ve Avusturya kuvvetleri iki taraftan Osmanlı ordusuna saldırdı. Osmanlı ordusu perişan oldu. Çok az kısım Bükreşe'e sığınırken geri kalanlar tüm ağırlıklarla düşman eline düştüler.  


BOZE BOZGUNU

22 Eylül 1789 tarihinde gerçekleşen bu olayda Fokşan'ın acısını dindirmek isteyen Osmanlı Devleti Sadrazam Kemankeş Mustafa Paşa, ve Abdi Paşa komutasında büyük bir kuvvet topladı.Harekete geçen Osmanlı ordusunda düzenli bir bağlantı yoktu. Oysa Rus ve Avusturya kuvvetleri yine ittifak yapmışlardı. Bu iki kuvvet, önce Kemankeş Mustafa Paşa'nın kuvvetlerini ardından da Abdi Paşa'nın kuvvetlerini bozguna uğrattılar. Boze suyu üzerindeki köprüden geri çekilen Osmanlı kuvvetlerindeki pek çok asker boğuldu. Bu olayı vakanüvisler "Boze Bozgunu" olarak kaydetmişlerdir. Bu bozgun sonunda Rus Akkerman'ı Avusturyalılar ise Belgrat ve Semendire'yi aldılar.

Bu olay üzerine padişah, savaşa devam edilmesini uygun buluyordu. Devlet adamları ise ya barış yapılmasını ya da Rusya ve Avusturya'nın düşmanları ile antlaşma yapılmasını istiyorlardı.


İSVEÇ-OSMANLI ANLAŞMASI

Rus ve Avusturya baskıları karşısında yalnız kalan Osmanlı Devlet öncelikle İsveç ile anlaşmayı düşündü. Rusların Büyük Petro zamanından beri hem Osmanlı hem de İsveç üzerindeki planları bu iki devleti birbirine yaklaştırıyordu. İsveç 1788'de Rusya'ya savaş ilan etmişti. Bu harbi sürdüremeyeceğini gören İsveç, Osmanlı teklifini kabul etti. Bu anlaşmaya göre; İsveç'in harbe devam etmesi karşılığında Osmanlı Devleti İsveç'e 20 bin kese akçe vermeyi kabul etti.


AVUSTURYA'NIN SAVAŞTAN ÇEKİLMESİ

Avusturya Kralı II. Josef cephede hastalanarak öldü. Yerine II. Leopold geçti. O Josef gibi savaş taraftarı değildi. Bu sırada Fransa'da ihtilal patlak vermişti. Leopold, kayın biraderi olan XVI. Louis'in durumunu kullanmak istiyordu. Bu sebeple Avusturya, Osmanlı Devleti ile Reichenbach mütarekesini imzalayarak harbe son verdi. Mütarekeye İngiltere,Prusya ve Hollanda'nın aracılığıyla yapıldı.

Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında 4 Ağustos 1791'de Ziştovi Antlaşması yapıldı.
  • Avusturya, Orşova dışındaki tüm toprak kazançlarından vazgeçti.
  • Ziştovi Barışı, 1739 Belgrat Antlaşması'ndaki sınırları aynen koruyordu.
  • Hotin Kalesi boşaltılarak Osmanlı-Rus barışından sonra Osmanlı'ya verilecekti.


OSMANLI-RUS HARBİ'NİN DEVAMI 

Avusturya'nın çekilmesiyle Osmanlı-Rusya baş başa kaldılar. Osmanlı'nın durumu iyi değildi. 1791'de Tuna cephesi yarılmıştı. Karadeniz'de Rus donanması Osmanlı donanmasını mağlup etmişti. İngiltere ve Prusya, Rusya'yı barış yapmaya zorluyordu. Ancak Rusya bunu Osmanlı'nın istemesini bekliyordu. Eğer Osmanlı parçalanır ise Avrupa dengesi Rusya'nın lehine olurdu. Bu durumda tüm Avrupa'nın dengesi tehlikeye girerdi. Bu yüzden İngiltere menfaatleri gereği "Osmanlı'nın bütünlüğünü koruma politikasini takip etti".

Osmanlı'nın durumu savaşta ortada olduğundan Rusya ile 9 Ocak 1792'de Yaş Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre; Bulgaristan ve Dİnyester arasındaki topraklar Rusya'ya bırakıldı. Dinyester nehri iki devlet arasında sınır kabul edildi.

NOT: Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti dağılma döneminin başladığı kabul edilir.   


   


   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder